7 Aralık 2015 Pazartesi

Sapyoseksüel

Uzun yıllar ara verdikten sonra, bugün bir bloğum olduğunu, hislerimi, duygu ve düşüncelerimi orada ifade edebildiğimi hatırladım. Aslında ben hatırlamadım, sadece yazmak istiyordum ve birinin "kendine bir blog açsana" demesinin ardından, "aa benim zaten var ki!" diyerek hızlıca eve döndüm. Baktım ki hala bıraktığım yerde, bıraktığım şekilde duran satırlarım var. Bir şekilde buraya yeniden dahil olmalıydım. Çünkü ben yazarak besleniyordum ve yazdığım anlar mutlu olduğum sayılı anlardı. 

Sapyoseksüel; adında bir başlıkla başlamak istedim. Dün gece ilk defa yıllardır kendimde var olan duygunun adı ile tanıştım. Üzerinde uzunca süre düşündüm. Neydi; "sapyoseksüellik" zekaya duyulan hayranlık, zekadan tahrik olmaktı. Ben bir sapyoseksüel'dim. Bu farkındalık beni mutlu ettiği kadar düşündürdü, karıştırdı. Sorgulamadığım durumları sorgulattı. Geçmişte karşılaştığım ve anlamlandıramadığım olayların temeline inmeme sebep oldu. An'a geri döndüğümde geleceğimin aslında yıllar önce şekillendiğini farketmemi sağladı. Kendimde bilmediğim bir özelliği keşfetmiş, bir konuda daha farkındalığım artmıştı. Ama ben buna sevinmekten öte endişelenmiştim. Çünkü anı sorgulamaya başladım. Şuan hayatımda, çevremde olan insanları doğru yere koyup koymadığımı anlamaya çalıştım.Bu farkındalık beraberinde bir vedayı ve olmaması gereken insanlara yoğun ve tarifsiz anlamlar yüklemeyi barındırıyordu.

Sabah saatlerinde gözlerimi tavana dikmiş hala bu durumu anlamlandırmaya çalışıyordum. Ben kimdim, yanımdaki kimdi, ben burada doğru yerde miydim? Bir an olduğum yerden doğrulup dışarı çıkarak; "ben geldim" deme fikri dahi aklımdan geçti. Durdum, bazen durmak gerekiyordu. Fazla bilgi, fazla sorgu, fazla karışıklık demekti. Gidemedim, gitsem bütün hayatım değişecekti, biliyordum. Şimdi değil diyerek, kapattım gözlerimi...

12 Aralık 2012 Çarşamba

Merhaba

Neden ara verdim neden bunca zaman kendimi bir deniz kabuğunun içine gizlemiştim, bilemiyorum... Zor ve bir hayli karışık, sıkıntılı ve kötü dönemlerle mücadele ederken yazmayı bu kadar sevdiğimi de unutuvermişim. Bugün biriyle geçen bir muhabbetin sonrasında benim bir zamanlar aktif olarak yazdığım bloğum olduğunu anımsadım ve kendim gibi ona da haksızlık etmiştim. Özlem gidermek ve belki de yeni bir başlangıç yapmak için merhaba....

Giden, biten, acıyan, kanayan, belki bir gün yeniden yeşeren veya bir daha açamayacak olan her şeye veda ederken, yeni olan her şey için merhaba bu tarih 12.12.2012 bana şans getirsin, yaklaşan yıl benim yılım olsun diyorum...


Bu sadece bir başlangıç...


Dipnot: Bu satırları okurken gülümseyecek biri var biliyorum. Ve ben de ona gülümsüyorummm..

9 Temmuz 2011 Cumartesi

Umut

Hep yazmam için bi sebep mi olmalı bilmiyorum ama bu sıralarda uzunca bir ara vermiş gibiydim, ama dün geceden beri başlayan içimdeki yazma isteğine mani olamadım...

Özlemler hiç bir o kadar derinleşmemişti yüreğimde ve ben hiç bu kadar dalmamıştım başka diyarlara, bazen bir sese, bir nefese ihtiyaç duyarsın ya işte onu yaşıyorum şu günlerde. Dalıp dalıp gidiyorum uzak, uzun zamanlara... Buruk bir tebessüm ve bir damla gözyaşı ile buluyorum kendimi. Sonra iç sesim dışıma da yansıyor ve "ben çok isterdim" derken buluyorum kendimi. Yine beni ilgilendirmeyen sınav notlarını aklımda tutmak, yine şımarmak, yine nazlanmak, yine kapris yapmak istiyorum, camımın altındaki seranatlara aldırış etmeden yine aynı şekilde devam etmek, Beşiktaş'ta deniz kenarında çay bahçesinde (şuan oradan eser yok ama olsun:( ) simit yiyip, çay içmek, sigara paketlerini parçalamak, sonra yemek yapmak, sonra yaptığım pudinglerle şımarmak, belki saçmalamak, sonra saçmalatmak, gecenin bir yarısı misafir ağırlamak ben kendim olmak, kendi içimden geçenleri yaşamak istiyorum.

Hiç umut yok gibi biliyorum, ama dünkü sözü anımsıyorum ( o kendini biliyor ) hala hayattayız:) Hayatta olduğumuz sürece umudumuzu yitirmemiz lazım biliyorum. Her şey kısmetten ibaretti ve ben iyi, doğru ve güzel olan neyse artık onu yaşamak istiyorum. Çünkü gerçekten çok yorgunum:( Şuanda çıkmak üzere olduğum tatil bile beni dinlendirmeyecek biliyorum, çünkü bedenimden çok ruhum yorgun:(

Bir de herkes evleniyorr:)) Güzel bir duygu olsa gerek, isteyen herkes yaşar umarım bu duyguyu. Ben mi, kendimle ilgili yorum yapmak istemiyorum. Olduğum yerde saymaktan bir gün vazgeçersem o zaman güneş benim için de doğar biliyorum, ama ne zaman, ne zaman...

Elim ne zaman telefona gitmese, saçmalama diyorum, saçmalasam ne olacak ki, insan kendine iyi geldiğini bildiği şeylerden uzak kalmak zorunda mıdır? Hayır böyle bir zorunluluğum olmamalı...

16 Haziran 2011 Perşembe

Uzun Zaman Sonra Karışıklık

Son derece karışık olduğum bugünlerde neyin neresinden tutacağımı, kime neyle tutunacağımı bile bilmiyorum... Herkes bir yerlere kaçıyor, kaçamayanlar da evleniyor... İyice içim karardı benim de...

Bütün yakınlarım birer birer gidiyor, ben ise olduğum yerde hatta bir adım daha geriden izliyorum yaşananları, gelenleri, gidenleri. İki gündür nedenini bilmediğim bir özlem kapladı içimi, belki de artan yalnızlığımdan. Elim telefona gitti, geri bıraktım, arasam ne olacak, ya da aramasam... Acaba arasam beni hemen tanır mıydı...

İç ses; " saçmalama, ne gereği var şimdi "
Dış ses; " bana saçmalama diyorsun ama onun dün gece yaptığı neydi? "

Boşverebilsem keşke bir çok şeyi. İçim rahat olsa, nefesim kesilmese yalnızlığım arttıkça ve ben eski beni biraz olsun hatırlayabilsem...

Yeni bir kitaba başladım ve ondan ufak alıntılar yapmak çok hoşuma gidiyor, kitabın kapağı biraz ürkütücü olsa da sevdim ben. " Hayyamlar ve Yamyamlar " adı. O nasıl bir şey dediğinizi duyar gibi oluyorum. Gerçekten de değişik bir kitap. En sevdiğim yerini paylaşmak istiyorum.

" Sevdiği kadının topuğunu avuçlarına doldurarak uyuyan erkekler ve sevdiği adamı göğsünde bir bebek gibi uyutan kadınlar ise, şehvetli bir sadakatle karılmış aşklarını tuzlu tenlerine örtü kılacaklar...

Ve...

Bunlardan hangisi olmak istediğine, sen karar vereceksin...

Aşkı kendine örtü kılan bir Hayyam...

Ya da...

Kazanmak için her şeyi mubah gören bir yamyam... "

24 Nisan 2011 Pazar

Uzun zaman sonra...

Uzun zaman sonra bir kaç satır yazmak istedim. Ne yazacağımı ve ne istediğimi bilmeden...

Bugünlerde çok mutsuzum, her şey kötüye gidiyor sanki, biraz uzaklaşmak istiyorum her şeyden...

Sadece susuyorum, konuşacak gücüm yok...

29 Ocak 2011 Cumartesi

Bir Karar Vermek De Benden..

Sevgili arkadaşımın bloğundaki yazıyı gördükten sonra bende mi karar vermek başlıklı bir yazı yazmalıyım acaba dedim. Gerçekten de ben de bunu yapmalıydım. İkili bir durum içerisinde kaldığım bugünlerde, bir karar vermişim gibi gözükse de aslında ben karar vermeye mahkum edildim.

Kaybetmeyi göze aldığım falan yok aslında, çünkü kendimi en sevdiğim şeyi kaybedecek kadar güçlü hissetmiyorum. Şimdi ne mi oldu, ben de bilmiyorum. Sadece ben olmamam gereken yerde olmak zorunda kaldım ve şimdi oradayım. Bir kaç saat sonra ya da yarın ne olacak onu da bilmiyorum...

Böyle bir ikilem arasında kalmamayı bilseniz nasıl isterdim, ama bazen beni aşan durumlar oluyor ve bunlar müdahale edememek beni çok üzüyor.

Usulca gözlerimi kapatıyorum ve bir ses, bir soluk, bir mucize diliyorum. Bilirsiniz ben mucizelere hep inandım ve şimdi yine o mucizenin gerçekleşmesini tüm kalbimle bekliyorum.

20 Ocak 2011 Perşembe

Hayata Dair Küçük El Kitabı


Şuanda zaman geçirmek adına, şans eseri elime geçen bir kitabın sayfalarını kurcalıyorum. " Hayata Dair Küçük El Kitabı " ... Bir kaç güzel alıntıyı sizinle paylaşmak istiyorum.

- Yılda en az bir kez güneşin doğuşunu seyret.

- Her baharda çiçek ek.

- Ucuz otomobil kullan ama sahip olabileceğin en iyi evi al.

- Hakettiğini düşündüğünde maaşına zam iste.

- Sevinçleri erteleme.

- Kent dışına gittiğinde gazete ve mektuplarını birine aldırt, hırsızlara ipucu bırakma.

- Hayat arkadaşını çok dikkatli seç, mutluluğunun ya da bedbahtlığının % 90'ı bu karara bağlıdır.

- Asla birilerinin umudunu kırma, belki de sahip oldukları tek şey odur.

- Merhametli ama kararlı ol.

- Yaşlan ama paslanma.

- Geniş ol, rahatla. Ölüm - kalım gibi durumların dışında, hiçbir şey göründüğü kadar önemli değildir.

- Sırt üstü uzan ve yıldızlara bak.

- Ölmeden önce denemek istediğin 25 şeyin listesini çıkar, cüzdanında taşı ve sık sık göz at.

- Anne ve babanın kahkahalarını banta kaydet.

- Daha sonra ne olacağını düşünerek o anın sihirini bozma.

- Sadece aşk için evlen.

- Üç S'yi unutma: kendine saygı, başkalarına saygı ve bütün hareketlerinden sorumluluk.

- Hayallerinin çevresinde yabani otların bitmesine izin verme.

- Duyduğun her şeye inanma, elindeki her şeyi harcama ve de canının istediği kadar uyuma...

- Seni heyecanlandıran iki şey arasında tercih yapma durumunda kaldığına daima daha önce denemediğini seç!

Umarım keyifli okursunuz ben bir çırpıda 788 maddeyi okuyup içinden 20 tanesini seçip sizlerle paylaşmak istedim...