25 Şubat 2010 Perşembe

Dün Bugün Dediğim, Bugün Yarın Oldu!

" Dün bugün dediğim, bugün yarın oldu... "

Bugün kendi kendime söylediğim bu söz ne kadar da doğruymuş meğer...

Büyük üstad İ.S bir şiiri kendi sesinden ulaştırmıştı kulaklarıma...

" Öylesine Sevmiştim "

Bu küçük yaşta yok dediğim yaralarım vardı elbet...

Ve ardından hayatımıza geç kaldığımız bir şey daha eklediğin için sana sonsuz teşekkürler...

Dünüme gelen hüzün, yarınıma mutluluk getirsin dilerim...

Son umudumu dün gece 12.00'de birinin avuçlarına bıraktım...

Pastasız, mumsuz ve umutsuz...

24 Şubat 2010 Çarşamba

24 Şubat...

Bugün farklı bir şey yapacağım ve kısa ama iki kere içimden geçenleri paylaşacağım...

Şu saate kadar beklediğim şeylerin istemediğim şekilde gerçekleşmesi üzdü beni... Ama yine de bir şeyler olmalı gün bitmeden...

Yeni bir yaş, yeni bir yılı da beraberinde getirir umarım. Saat oldukça geç olmasına rağmen umutsuz da olsam bekliyorum yine de... Belki kapalı olan telefonun akşam bir telafi olur diye.

Kendime mutlu yıllar:)

Çıkışa 5 kala...

18 Şubat 2010 Perşembe

Veee 14 Şubat...




Her gün birbirinden kötü başlıyordu, yine böyle oldu. Fazlaca hırpalanmıştım, geçmişin yaraları kapanmadığı sürece de daha çok hırpalanacaktım, biliyorum...

Kırmızı güller anlamını kaybediyor, saç tellerim montumun üzerini kaplıyordu. Yara üstüne yara geliyordu ve ben kıvranıyordum. Gün birden bizim için tersine dönmüştü sanki. Evet her şey bu sevdayı taşıyan iki insandaydı...

Koşar adım eve geldim, özenle hazırlandıktan sonra, o anda olsa bana hayran olan, sevgi dolu, nazik, saygılı ve aşık bir sevgili duruyordu karşımda. Geçen sene bugünü kutlamak için gitmek istediğim o muhteşem yere gitmek bu seneye kısmetmiş.

Karşımda büyük aşkım, güzel bir masa, mükemmel bir orkestra, romantik bir akşam yemeği ve muhteşem aşk şarkıları ile kutlanmaya başlanan o muazzam gece... Sevgililer günü... Bütün romantizmiyle devam ediyordu. Hele bir an vardı ki; romantizm doruk noktasına ulaşmıştı, o güçlü ses sayesinde... Birbirine bakan bu iki aşık, o atmosferin büyüsüne kapılmış olacak ki, bacaklarında serili duran peçetelerin yere saçılmasını bile farketmeden ayağa kalkmışlardı. Birbirinin kollarında yaşanan o anın bir tarifi olsaydı şuan yapıyor olurdum. Biliyordum, bu duygu aşktı. Mutluluktan çok acı da verse bu duygu aşktı...

Vee o muhteşem hediyem ve bu özel geceyi yaşadığım mekan... Paylaşmasam olmazdı...
1 sene sonra nerede, ne yapıyor oluruz acaba düşüncesi şimdiden zihnimi kapladı...

Güzel ve aşk dolu günlere...
Sevgilerle...

13 Şubat 2010 Cumartesi

Özetle Hayatım

Uzun zaman oldu yazmayalı, daha doğrusu yazamayalı. Evden yazıyor olmak da garip geldi. Ama içimi bir yerlere, bir şekilde dökmezsem rahatlayamazdım. Ve koyuldum yazmaya...

Geçirdiğim rahatsızlık ve hastane koşturmacaları, arkasından yoğun iş temposu derken eve gelince yorgun düşen ben, değil bilgisayar görmeye, oturmaya bile vakit bulamıyordum, ne isteğim oluyordu, ne de halim... Neler geçti neler bitti bu zaman içinde... Özetle geçmeye çalışayım:

Güzel bir haber aldım, güzel bir başlangıcın sonu da hayır olur insallah... Bir tanecik kardeşim, canımın diğer yarısı dediğim güzel dostum... Hayatı için yaşından büyük adımlar atmış. Ve kendini muhteşem koşturmacalar arasında bulmuş. Bu olay beni öyle derinden sarstı ki... Evet tebrik ettim, tabi ki mutlu oldum. Ama içimi acıtan, canımı yakan büyük bir şey saplandı yüreğime. Sanki biz görüşemesek de o hep durduğu yerde durmalıymış gibi aptalca bir histi benimkisi. Her şey başkalaşırsa diye ürkmüştüm, öyle de olacaktı biliyorum. Sonra kendimi, kendi hayatımı ve olması gereken, fakat bir türlü olamayan bir çok şeyi düşündüm... Silkelenmem gerektiğini anladım belki de, ama bunu da tek başıma yapamıyordum.

Kafamda oturtamadığım o kadar çok şey var ki. Ve bununla birlikte artık hayatımı netleştirmek istediğimi farkettim. Görmek istediğim bir geleceğim vardı. Gelecek kaygısını bu kadar yoğun yaşadığımı ilk kez farkettim. Evet endişeliydim. Geçen yıllara rağmen hayatımı bir düzene oturtamadığım için, geleceğin endişesini yaşıyordu kırgın kalbim... Kırgın diyorum çünkü kırdığımdan fazla kırılmış bir yüreğim vardı. Geçen yıllara inat geçeceği yerde gün be gün biraz daha artıyordu... Ve ben çok üzgündüm. Ama en kötüsü de üzgün olurken bile yalnızdım. Geçecek biliyorum, umudumu hala yitirmedim. Ama geçerken beni, bizi bitirirse ve o dediği gibi gerçekten gittiyse diye korkuyordum....

Bugün ve yarın için düşünülen onca güzel plan alt üst olursa, her şey daha da berbatlaşmaz mıydı? Şimdi aklımdaki en yoğun düşünce bu. 14 Şubat unutulmamıştı, bunu dün aldığım, bana gönderilen o güzel sürprizle görmüştüm. Onun fotoğrafını burada elbet paylaşacağım. Lakin o güzel günün gelişini bekliyorum, yarın hala güzelliğini korursa tabi... Muhteşem bir sürpriz, yerinden çıkacak kalp atışlarına sebep olmuş, gözlerime ışık, yüreğime umut olmuştu. Ama sonrasında saatlerce gözüm dalınca ve gelişiyle beni mutlu etmek yerine, üzdüyse o büyük anlam, anlamını yitirmez miydi? Ardından yaşlı bir çift göz bırakıp kendini gecenin karanlığına atan sevgiliye sesleniyorum kendimce, o bunu bilmeyecek biliyorum. Ki zaten dün gece ona seslenemediğimi bir kez daha anladım...

Saat gün ortasını çoktan geçti... Şimdi gün sonrası başlayacak, umutsuzca geceye açılan o kapıyı bekleyeceğim.