16 Aralık 2009 Çarşamba

Düşünceler Durağı...

Bir kaç not ileterek mesai saatini bitirmek istedim...

- Kardeşime yaptığım mükemmel sürpriz sonrasında, buz tutmuş minik bebeğimin gözyaşlarının o güzel sürmeli gözlerinin dışına çıkmak üzere gördüm ya ne mutlu bana... Ama ama, bu hayatımda yaptığım en zor anonstu. Gerçekten tarifi olmayan bir duyguyu, en kıymetlimi anlatıyor ve ona yeni yaşında mutluluklar diliyordum. Heyecanımı anlatmam olanaksızdı. Mutlu yıllar en kıymetlim....

- Hani bazen insan mükemmele yakın olur ya, dört dörtlüğü aşar varsa dört beşliği ona ulaşmak üzere olur ya... İşte ben öyleyim.. İki kişilik olan hayatımı hiç bir zaman tek başıma yaşamadım, ama hep tek yaşatıldım. Kim neyi hakediyorsa sözünü şimdi uyguluyor olsam her şey yine başkalaşacak biliyorum. Varsın başkalaşsın diyesim geliyor; ama onu da yapamıyorum. Şeytan diyor ki;.... bu noktaları ben içimden dolduruyorum. Gerçekten de bunları söylüyor...

- Tanrım tek başına koyma kulların...
Yalnızlığa ancak sen dayanırsın...
Eşsiz dostsuz kalanın zordur halleri...
Yalnızlığa ancak sen dayanırsın...

Nerden esti ben de bilmiyorum, şuanda dinliyor olmamdan olsa gerek:)

- Ve galiba damarıma basıldı ve toparlanamayacak yaraların startı veriliyor...

Ve ben yine çok üzgünüm...

10 Aralık 2009 Perşembe

Geç Kalmış Sürprizim...


-İş, güç, yoğunluk derken sürprizim gecikti, bunun için üzgünüm... Şimdi çok kısa iş arasında paylaşmam gerekenleri paylaşayım...
- Hafta sonu hayatımda bir ilki gerçekleştirdim. Vee balığa gittik biz, balık tutmaya... Hayatımda ilk kez eline olta alan bir insan olarak hiç fena değildim. Ne ağırmış meğer o olta, bir müddet sonra kol kaslarımda ağrı hissetmeye başladım... Ama nasıl keyifli, nasıl keyifli... Acemi şansı denen sözün gerçek olduğunu bir kez daha anlamış bulunmaktayım... Önce ondan bahsedeyim, bu olta nasıl atılır derken ve ben onun balık tutma mücadelelerine kahkahalarla gülerken oltasına takılan balıklar gerçek olamazdı... Şaka gibi ama tam 5 tane balık duruyordu... O anı görüntüleyemediğim için üzüldüm ve balıkların kovadaki haliyle idare edeyim dedim...
-Rumeli Hisarı, Sarıyer derken kendimizi Galata'da bulduk... Vee sıra benim oltama takılan o bir tanecik balıktaydı. Nasıl mutlu oldum, nasıl... En son balık tuttum diye çığlık atmaya başladığımı hatırlıyorum:) Benim balığım dimi, ben tuttum diyordum:)
-Vee sonra yavaş yavaş evin yolunu tuttum, hava soğuktu, yağmur da başlamıştı, uykum da gelmek üzereydi....

8 Aralık 2009 Salı

Üzgün şeysi...

Dün işten çıkmamın son dakikalarında bu sayfayı kapatmak zorunda kaldım. Dolayısıyla bugün de başlangıcı yapayım dedim.

Mutlu değilim, ama öyle gözüküyorum. Aslında aklımdan öyle çok şeyler geçiyor ki... Belki yapmam gereken de bu. Ama susuyorum, ama bekliyorum, ama yapmıyorum...

Bu bir tesadüf olsa gerek... Herkeste kış ortasında bir güneye inme telaşı. Bazısı yolda, bazısı gitmiş bile... Olimpos mu:( Ama niye ki sevgili dostum, oysa bütün yaz boyunca oraya ben de gitmek istememiş miydim:( Bir diğeri uçaktan iner ve ufak bir seyahate çıktığını söyler... İçim gitti, evet evet içim gitti...

İşteyim, ama henüz hareketin başlamadığı bir sabah. Çay ve gazete eşliğinde güne başlamak üzereyken zamanımı en güzel şekilde değerlendirmeye başladım bile...

Hem günün ilerleyen saatlerinde belki size bir sürprizim olabilir... :)