15 Haziran 2009 Pazartesi

Yeni Hafta...

- Bir haftaya daha başlamış bulunmaktayım. Bütün hafta sonunu evde geçirdikten sonra bugün kalkıp işe gelmek nasıl garip geldi. Dinlendim ama sıkıldım, uyudum ama kemiklerim hala ağırmaya devam ediyor...

- 10 güne kalmaz göçebe hayatı yaşamaya başlayacağız, kısa bir süreliğine bütün düzenimiz bozulacak. Ama olsun, güzel olan şeylere ulaşmak zordur, bizimki de öyle olacak.

- Yurt dışı yolculuğuyla uğraştım bütün gece. Nereye gittiğimi bile hatırlamadığım, uçağa yetişme ve alışveriş telaşı son derece güzeldi. Muhtemelen orası Paris olmalı, Maldivler olamayacağına göre...

- Havalar ısındıkça, içimdeki tatile gitme heyecanı artıyor. Sanki herşey geçen hafta itibariyle biraz daha bozuldu gibi. İzne çıktığım zamanı evde saçma sapan bir şekilde geçirmek istemiyorum!

- Alışveriş yapasım var, böyle yazlık bir şeylerim olsun. Tiril tiril, kısalı uzunlu, etekli şortlu... Ama o cephede de durumlar hala istediğim gibi gitmiyor...

- Özel cephede ise özlem ve mesafe devam etmekte, bugün sona erecek diye umuyorum. Nedendir bilmiyorum ama üzerimde bir rahatlık var şu iki gündür. Hem de sebepsiz, hem de gereksiz, hiç o kadar da kötü değilim...

*** Ve son ***

8 Haziran 2009 Pazartesi

Geceden Sabaha



Afiş; dağınık evin, kirli duvarlarına pek yakışmıştı. Biri filmlerden konuşmalı ve ben de merak ettiğim soruyu sormalıydım. Evet benim favori filmimdi. Alkol daha tesirli olabilseydi; o filmdeki gibi ben de hafızamı sildirebilsem keşke, bunun bir yolu olsa inanın yapardım derdim. Eminim buna, derdim... Yabancı gibi olmak içimi acıtırken, sohbete güçlükle katılabildiğimi farkettim. Hayatındaki en kötü şey olarak nitelendirilen benim verdiği karşılık ise son derece tezattı. Onun dışında herşeyin kötü olduğunu söylüyordu... Tanrım nasıl bir aşk, nasıl bir çelişki bu!

Huzursuzluktan değil, huzurdan uyumamak, uyuyamamak, ne demek bilir misiniz... Saçma gelebilir, ama ben bunu yaşadım dün gece. Uyusam zaman geçecek, gece bitecek, her güzel şey gibi bu güzel olgu da sona erecekti. Saatleri odanın en ücra köşelerine koymak, ya da parçalamak düşüncesi kaplıyordu beynimi. Son dakikalara muhtaç bir aşık gibi davranıyordum, belki de muhtaçtım. Doğan gün hiç bu kadar hüzün katmamıştı içime şimdiye kadar... Çünkü doğan gün huzurumu alacak, bulunduğum ruh halini bana geri verecekti biliyordum. Onun duygularından, direnişlerinden, kendi içinde verdiği savaştan, inadından ne kadar eminsem huzurun sona ereceğini de o kadar iyi biliyordum ve öyle de oldu...
Sadece bir kaç saatime yetti huzur. Sonra yeniden, yeniden, yine yeniden...

5 Haziran 2009 Cuma

Hayat Bu İşte!


- Manga " Hayat Bu İşte" daha iyisini bulana kadar dinleyebileceğim en güzel şarkı ilan ettim gün itibariyle. Ve şiddetle bir kaç satırını paylaşmak istiyorum...

Hayat bu işte;

Kanatlanıp gitmek dururken
Dört duvar içinde hap solursun
Yaşamak için bir neden ararken
Ölmek için bulursun....

Manga'ya teşekkürlerimi sunuyorum, kendimi içinde bulabilme şansını bana verdiği için:)

- Manga'dan hemen sonra Teo'ya geçmezsem olmaz. Sevgili dostuma bir hediye verdim sanarken, o hediyeyi ikimizden de aldığımı farkettim. Ve bizim konser hayal ya da kaba tabirle yalan olur. Sözü geçmişken Teoman'a da özürlerimi sunarım, o özel koltuklardaki yerimizi alamadığımız için...

- Sevgili dostum için dün yaptığım istek, hayatımda gerçekleştirdiğim bir ilkti. Her ne kadar bize uymayan sınırlar içinde olsa da, en nihayetinde farklıydı. Arada farklı kulvarların içine dahil olmak lazım. (bkz: mecburiarabesk) geçmiş olsa da tekrar mutlu yıllar canım:)

- Ve yine sevgili insan kişisine " misafir ol gel bana güllüden tatlılar alırım sana " diyorum ama bir türlü beni duymuyor! Biliyorum, bi gün o gün de gelecek...

- Saçma sapan satırlar yazmış olabilirim, hepsi depresif halimden arınma mücadelemden. Birini kaybetmemek için geçen zamanı umursamazken zaman geçtiği için bir diğeriyle, çok daha kötü olursun. Bu mudur hayat? Kriterlere bakın:
  • Akşam 9 eve giriş. 5 geçse giriş yasakmış!

  • Bir yerde kalmak da yoktur herhalde.

  • Hee unutmadan bu arada ben yokum ( yoruma çok açık, açıklama yapmayacağım )

  • Şaka gibi ama artık bir izin merciim var. Evet evet bu yaştan sonra!

- Neyse yine daraldım. Ruh sağlığım bozuk, başım dönüyor vs. derken gün bitiyor. Günümün geri kalanını yarın SBS sınavına girecek olan biricik kardeşime ayıracağım.

- Son olarak; bir elbisem olsun, bol, renkli mi renksiz mi bilemedim. Ben de değişik olayım, bulunduğum yer benden de değişik. Müzik güzel, pist orjinal, bir de elimde mojito ( bu ara ona sardım da ) gitsin sıkıntılar, gelsin huzur, rahatlık. Dağılsın kafam. Ama bilmem zaman, mekan ne zaman...

2 Haziran 2009 Salı

Olimpos


Geçen seneden beri aklımda olan tatil fikri bugünkü falım ve arkadaşımın gideceğini öğrendikten sonra biraz daha arttı sanırım. Galiba ben de Olimpos'a gitmek istiyorum. Zor biliyorum, ama imkansız olmamalı... Tamam uzak, e biraz da masraflı ama istersem, istersek neden olmasın.

Şimdi burda olmalıyım, şimdi olamıyorsam da yaz bitmeden gitmeliyim düşüncesine öyle çok kaptırdım ki kendimi. Aksini düşünmek bile istemiyorum... Ve yaz başlar...