31 Mart 2009 Salı

Bahar


Bugün İstanbul bir bahar havası yaşıyor. Ben ise enerjim çekilmiş gibi hissediyorum kendimi, sıcak bacaklarımı gevşetiyor; fakat içime erişemiyor. Uyandım, mutluymuşum gibi ama bir şeyler eksikmiş, bir şeyler gerçek değilmiş sanki. Ben yine her şeyi içime atıp içimde yaşıyormuşum. Yine her şey benim omuzlarımdaymış, sadece ben kendimi biraz hafiflemiş gibi hissediyormuşum o kadar. Aslında dün de aynılarını yaşıyor, sadece susuyormuşum…

Güneşli bir günü yol boyunca uyuyarak geçirmek bile güne iyi başlamaya engel oluyordu biliyorum, ama yine de gözlerimin kapanmasına mani olmuyordum işte! Bahçede biraz yürüdükten sonra, oturduğum bankta çay içerken bile yetmeyen şeylerden bahsediyordum, tatminsizlik mi, yoksa gerçekten yorgunluk muydu bilemiyorum. Ama bir şeyler ısınamıyor, bir şeyler kapanmıyor, hep o şeyler benimle sürüyordu. Ne baharların faydası vardı, ne de yazların olacaktı biliyorum. Bana kendim için ben lazımdım sadece, günler - geceler, mevsimler değil yalnızca ben olmalıydım.

Nisan 1… Umutlarıma umut olacak mıydı, yoksa umutsuzluğuma mutsuzluk mu getirecekti? Aynı çizgide ters yönde yürümek eskisi kadar ürkütmüyordu beni, sadece yürüyemezsem, yürürken çizginin bir ucu açıksa ve ben düşersem diye korkuyorum. Şimdi belki bencillik diyeceksiniz, ama bencillik değil eksiliş beni kaybetmesin istiyorum o kadar… Bir gün daha dayanmalı, sabrıma hakim olmalı, duygularıma gölge düşürmemeli.

Belki renkli elbiselerim süsler baharı, belki siyahlardan vazgeçmez yine kışı yaşarım her zamanki gibi kim bilir

26 Mart 2009 Perşembe

Masalım Hayal Oluyor!

Hayallerinin hayallerimden uzaklaştığını düşündüğün bugünde ben de kendimden uzaklaşıyordum. Fiziksel güçsüzlükler yormuyordu beni ama ruhum çekiliyordu sanki. Her gün bir öncekinden biraz daha güçsüz, biraz daha umutsuz başlıyordum güne. Biraz daha beklentisiz, biraz daha hırpalanmış oluyordum.

Bir masal bir hayale ancak bu kadar yakın olabilirdi. Hayaller tükendiyse onunla, o masal bitmişti aslında... Yeni bir masal başlardı biliyorum, ama içinde ben olmadıktan sonra, ruhum o noktadan uzaklaşamadığı sürece başlamasının ne anlamı vardı ki? Şimdi yok olup gidiyordu herşey, görüyorum ama koşamıyorum arkasından. Hayallerim, ümitlerim, tüm dünyam da gidecek olsa koşamıyordum, çünkü ben artık yürüyemiyordum bile...

Hep söyler ama kabul edemezdim. Bütün mesele; hayata aynı pencereden bakamamaktı. Hayaller benziyor ama aynı değildi. Aynı anda aynı noktaya kenetleniyorduk, ama yetmiyordu. Aynı şeyleri seviyor, aynı yerler bize anlamlı geliyordu, ama bu da yetmiyordu. Aynı yolları yürümeyi seviyor, aynı hayatı sürmek istiyorduk, ama yetmiyordu. Bazen öyle bir an geliyor ki; bana beyaz gelen, ona siyah görünüyordu. Benim doğrum onun yanlışı oluyordu, hayallerimiz yalnız benim hayallerim oluyordu. Kini sevgisinin önüne geçiyor, verdiği yaraları görmüyordu. Ben yoruluyor, ben eksiliyor, ben tükeniyordum, görmüyordun...

Her gün bildiğim ama hiç bir gün kabullenemediğim masalın sonunu şimdi yine görüyorum. Tek fark; bugün kendime itiraf edebiliyorum.

'' Bir şatoya sahip olmak için farkında olmadan bir kulübeyi kaybediyordum...''

20 Mart 2009 Cuma

İç Ses

Yanlış zaman...
Yanlış insan!

Ya adam yanlıştır, ya da zaman, işte bütün mesele bu.

- Akvaryumunda sana başarılar, biraz yemsiz biraz keyifsiz kal!

İnsanın başka seçeneği kalmadığında kendine bile kabul ettiremediği gerçeklerle yüzleşir, üzgünüm ama geç kalmış o zaman bu zaman...

16 Mart 2009 Pazartesi

Film Sahnesi

Biterken herşey yeniden başlıyormuş görememişim. Nefes alamazken, boğazıma düğümlenirken yutkunamamış, anlık da olsa konuşamamışım. Nefret ediyorum bu duygudan, çok nadir de olsa başıma geliyor ve herşey film şeridi gibi gözlerimin önünden geçiyor, sözlerim boğazıma düğümleniyor, dışarıya çıkamıyor. Yine yaşadım bunu. Acıyı iliklerime kadar hissettiğim o anda herşey rüya olsun istedim. Herşeyim avuçlarımdan kayıp gidiyor sandım, tutmaya çalıştım, tutamadım. Sevgim canımı yakıyor, sevdiğim yürek burkuyordu. Gözyaşlarım sel olup akıyordu, '' beni unutma ve seni hiç unutur muyum '' dilekleriyle son buluyordu gece, silinen gözyaşları eşliğinde... Sözleri beni görmezden geliyor, gözleri ben diyordu. Bütün cesaretim o son bakışına, o en sevdiğim gözlerineydi.

Tanıdık gelen filmin sahnelerini yaşıyor gibiydik. Bu son o filmde kalmalı sevgilim, biz de o filmin sadece seyircisi olmalıyız. Filmin sonunda birbirine sımsıkı sarılan iki deli aşık olarak kalmalıyız. Ben o sonu yaşamak istemiyorum. Ben sen yokken senin evinde, senin odanda yıllar sonra bile kokunun hiç değişmediğini, seni özlediğimi, ikimize mutlu sonlu bir hikaye yazdığımı söylemek, ben bunları yaşamak istemiyorum. Ben yitip giden hayatlar ardından bakakalmak da istemiyorum. Ben yıllar sonra da unutamayacağım bir sevdiğim değil, onu yaşadığım bir hayatım olsun istiyorum. Bir Masal'ımız olsun istiyorum. Çok şey değil sadece ömrüm onunla geçsin istiyorum...

Umudun tükendiği yerde yeni bir umut başlarmış... Başladı da. Ama sonunu bilmediğim bir başlangıç. Ya bu acılı hikaye gerçek olacak, ya da Masal(ımız) bizi bekleyecek...

9 Mart 2009 Pazartesi

Karşı Pencere

Aynı şeyleri hissederken, bilirken olacakları ya da olamayacak olanları yine aynı şeyleri yaşamak bizimkisi...

Şimdi üzgünüm, anlattığın bize de olacak biliyorum, olacaksa neyi bekliyoruz? Olacaksa neden hissettiklerimizi yaşamaya devam ediyor, vazgeçmiyorduk vazgeçmemiz gerekenlerden? Farklı dünyalar vardı aynı sandığımız, ama aynı olanlar da vardı görmek istemediğimiz...

Suçlu kimdi, biz nerde yanlış yapıyorduk bilmiyorum. Ama biz hayata aynı pencereden bakmayı beceremiyorduk. Aslında tüm yanlışlar; benim orada, o pencerede, senin yanında, senin hayatında olamayaşımdandı. Çünkü ben hep senin karşında, hayatının uzağında, karşı pencerendeydim...

Şimdi perdelerim açık, bir siluet olarak da olsa karşı pencerendeyim. Uzaktan seni seyrediyorum, sen görmesen de, bilmesen de, seni yaşıyorum o pencerede. Zaman geçecek, akşam olacak, ama ben yine kapatmayacağım perdeleri, camlar da açık kalacak. Senin umudunla, belki perdeler kapanmadan yanımda olursun diye açık bırakacağım hepsini. Sadece gözlerimi yumacağım, gelişine seyirci kalmamak için...

4 Mart 2009 Çarşamba

Sil Baştan

Sözlerde başlayan yürekte de başladıysa sonunu görüyor gibiyim. Yine de susuyorum işte. Acı biliyorum; ama ben bu filmi daha önce de seyretmiştim. Seviyorum; ama eskisi kadar ürkmüyorum. O değil de yüreğim acıyor; ben zor da olsa kabullenirim de, ona kim anlatacak?

3 Mart 2009 Salı

Acı

Antipatikleşen sevgilinin bitmeyen sevdası her geçen günde biraz daha yürek burkuyordu.
İçini saran korkuyla, itilmişliğin, dışlanmanın, suçlanmanın verdiği acı dayanılmaz kılıyordu varlığını.
Bir sabah uyandığında '' gelme '' sözünü yine duyacaksa neden yaşıyor ve yaşatıyordu bu sevdayı?