15 Temmuz 2009 Çarşamba

Yine o tarih.

Gidişin
Yıl 2006. 13 Temmuz 2006. Üniversiteden mezun olduğum yıl. Unutmadım, ne bu yıl, ne geçen yıl. İnternet ortamında yayınladığım o trajik sonu okuyan okunaydı. Bana her telefon açan en az benim kadar gözyaşlarına boğuluyordu. "Bir insan ancak bu kadar güzel sözlerle anlatılır, teşekkür ederim" diyorlardı. Teşekküre gerek yoktu. "Siz kızlarıysanız, ben de torunuydum ve onun herşeyin üzerinde gördüğü yegane insandım" diyesim geliyordu. Saygısızlık diye nitelendireceklerini düşündüğümden susuyordum. Seni sayfalara sığdıramam büyük adam, hep anılarımdasın, hep düşlerimde. En çok da özlemlerimde. Keşke beni biraz daha büyümüş, gelecek hayalleri yaparken birden herşeyden vazgeçen beni görebilseydin. Sen her şeyin en iyisini, en güzelini hakediyorsun büyükbabacığım. Yazıya başlarken ağlamam sanıyordum, ağlıyorum. Beni bağışla, hep bir cam kadar kırılgandım, yine öyleyim. Hep ağlardım, yine ağlıyorum.


Keşke bir kere daha bacaklarının arasında yere oturup o eski Cüneyt Arkın filmlerini izleyebilseydim, koparıp küçük parçalara ayırdığım çokokremli ekmekleri yanında yiyebilseydim, bir kere daha maaş alsaydın, elimden tutup beni dondurma almaya götürebilseydin, bir kere daha benim için mangal yapabilseydin, doymadın sen biraz daha ye diyebilseydin. Keşke senin gibi, benim için hiç düşünmeden her şeyi ama her şeyi yapabilecek bir büyük adam daha olabilseydi hayatımda. Huzur içinde yat, hep yüreğimin en güzel yerinde kalacaksın. Toprağın bol olsun büyük adam. Saygıyla selamlar, diken diken olan saçlarını okşar, ellerinden öperim. Seni çok ama çok seviyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder