8 Mayıs 2009 Cuma

İşte Eksikler!


- Benim bildiğim kına gecelerinde kına yakılır. Gelin dışındakiler de yakar, ama yok artık bu cephede de devir değişmiş. Ben zaten meraklı değilim öyle şeylere ama teyzelerimiz severler diye söylüyorum. Gördüm ki onlar da vazgeçmişler ve gençliğe ayak uydurmuşlar! Bi sürü kalabalık, hopla zıpla, fotoğraf çek, gelini ağlat derken güzel zaman geçirdik. Kendilerince en beceriklimizi seçtiler ve sevgili dostumun şimdiden düğün hazırlıklarına başlama esprileri yaptık:)

- İşte kuaför ve hazırlanma telaşı içinde bütün kızlar toplandık şarkısını söyleyecek kadar heyecanlıydık hepimiz:) Aksaklıklara, koşturmalara rağmen en nihayetinde düğün salonundaydık. Burda böyle güzel bir salon var mıydı, şaşkınım, mazur görün! Benim sevgili dostum ne de güzel gelin olmuş öyle, ağlayıp dramatik anlar yaratmamaya söz vermiştim kendime. Ama duygulanmamak elde değildi. İştee sahnedeler. Müzik, dans, pasta, takı derken zaman ne de çabuk ilerlemişti. Titrek eller, dolan gözler, takılamayan takılar, söylenen güzel sözler ve pistte horon tepen insan kalabalığı. Galiba ben daha önce hiç bir karadeniz düğününde bulunmamıştım, diğerlerinden çok farklı ama bir o kadar eğlenceliymiş:) Sevgili teyzemin isteğinin hemen arkasından başlayan ''rakkas'' herkesi ortaya atmıştı. Damat beyler de gelinimize uyum sağlama mücadelesi içinde, eltisi bizim guruba dahil olma isteğinde. ''Kardeşim kolay mı biz bu guruba yıllarımızı verdik diyesim geldi ama diyemedim, ya da nezaketen demedim, gruba dahil olmak için ortaya lütfen'' dedim sadece! Damat beyler benim düğünümde elekle su taşıyacakmış:) Söz evlenebilirsem taşıtacağım ona öyle demedim tabi ''aa olur mu öyle şey'' dedim. Kızlar gelinlik çağına gelmiş belli, herkes önce kim evlenecek muhabbetinin içinde. Evlilik değişik bir şey, her an her şey olabiliyor. Hiç evlenmeyecek sandığını evlenirken bulabiliyorsun ( bkz: şimdiki gelinimiz ) Bizim pek umudumuz yok, ama yine de ayakkabıya yazmış adımızı. Vee yorgunluk doruk noktada düğün sonuna az kalıyor. Hee unutmadan bi de istek yapıp kendi halayımızı da çektik. Bu da her düğünde yapılmaz ki biliyorum ama ne yapalım. O da ne gelinin ayakkabısına bakmadık. Şok, şok, şok! Herkesin adı silinmiş ve bu anı görüntülemeli! Şipp şakkk...

- Bu cephede de durumlar hareketlendi. Vee henüz isimsiz de olsa radyomuz yayına girdi, derken bizi de taşınma telaşı sardı. İşte yeni yerimizdeydik. Çok kalabalık ama bir o kadar boş gibi. Radyo yayını nasıldır, kimler ne yapar, hafta sonu burda mı olunur, ben ne yapacağım vs. derken bir şeyler yapmaya başladık bile. Henüz çok mutlu değilim, ama huzurluyum. Bugünkü iş mevzularından sonra kendimi biraz daha iyi hissettim. Zamanla farklı şeyler yapabileceğim düşüncesini hissettirdiler bana. Ben de zaman gösterecek diyorum...

- Bu konular derin mevzular. İnişler, çıkışlar, feryatlar, figanlar, isyanlar, kızgınlıklar, kırgınlıklar. Bitsin artık! Ne olurr Tanrım düzen istiyorum, huzur istiyorum, aşkıma güzellikler istiyorum...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder