Şimdi ben diyorum ki, aslında ben demiyordum da, bugün eski bir arkadaşımla, daha doğrusu eski bir dostumla uzun zaman sonra bir telefon görüşmesi yaptık. En son ne zaman konuştuğumuzu sorarsanız hatırlamıyorum, ne zaman görüştüğümüze gelince liseden Filiz'imin düğününde bir araya gelmiştik... Birden bloglarımızı paylaştık ve o da benimle aynı fikirdeki içinden gelenleri anlatmışsın ama biraz hüzünlü olmamış mı dedi. Doğruydu da, benim bloğumun neredeyse her sayfasında hüzün ve gözyaşı vardı... Ama ben bunu yapıyorum, mutsuzken, acılarım büyükken yazmak adeta benim felsefem olmuş ve bu akşam bunu kırıyorum...
Şirket içindeki sular biraz daha durulmaya, taşlar yerine oturmaya başlarken; şimdi kendi adıma gerçekleşecek olan değişikliği bekliyorum, her şey güzel olacak. Bunun üstüne bir kaç ay daha İstanbul sınırları içerisinde kalacağımı da eklersek şuan için bundan güzel bir şey olamazdı herhalde...
Sevgili teyzeme iftara gidemediğim için sadece kendimi değil, annemleri de iftar için sokağa attım... Bu akşam evde durmak yok derken kendimizi Beşiktaş'ta bulduk, ben burada yemek yemeyi pek sevmem de annem işte bir türlü Beyoğlu'na götüremedim. Her şey kömür kokan İskender'e ve gelen hesaba kadar son derece güzeldi:) Tatlılarımızı burada yememiz olanaksızdı. Hemen annemleri başka yere götürdüm, tatlımız da künefeydi. En sonunda evin yolunu tuttuk...
Pazar akşamı iftarı için istikamet pek tabiki Beyoğlu... Sevgili sevgilimle birlikte reklam yapmayacağım, güzel bir yerde iftarımızı yaptık. Ben oranın içinin o kadar güzel olduğunu hiç tahmin etmiyordum. Belki de bu yüzden yıllardır önünden geçmeme rağmen bir kez olsun gitmemiştim. Son derece güzeldi... Ve her zamanki gibi ramazan Sultanahmet'siz geçmezdi. Gittik gitmesine de bu sene orada hayat yoktu, standların, gösterilerin yerini insan kalabalığı almıştı.... Ev ve uyku mode:)
Pazartesiye bıraktığım iki kararım da şuan için beklemede, birine az kaldı, diğerini pazar günkü pozitif düşüncelerden sonra bir süre daha beklemeye aldım.
çoğalarak zamana yayılsın inşallah ;)
YanıtlaSilİnşallah canım benim, teşekkürler iyi dileklerin için:)
YanıtlaSilO eski dost ben oluyorum, hani baktığında söylediği bir kelimeden aslında içinden geçenleri anlayabilen ben... 3 silahşörlerden biri :)
YanıtlaSilBlog buram buran hüzün kokuyor ama içinde aşkın olduğu bu sayfalar mutlu mutlu ve en mutlu anların yazılmasını da hakediyor bence :)
İstanbul'dan uzaklara mı gidiyorsun?
Önemli iki karar?
Meraklı ben işte...